Mustafa Kutlu’nun ölümsüz eseri olan ve Osman Sınav tarafından
sinemaya uyarlanan “Uzun Hikaye”; 1940’lı yıllarda ufacık bir çocukken
dedesiyle Bulgaristan’dan göçerek Eyüp’e yerleşen Bulgaryalı Ali’nin
(Kenan İmirzalıoğlu) hayatını anlatıyor. Hikaye; 1950’li yıllarda
Bulgaryalı Ali’nin delikanlılık çağlarında Eyüp’te yazlık sinema işletmecisinin kızı Münire (Tuğçe Kazaz)
ile birbirlerine sevdalanıp kaçmaları ile başlıyor.
Gözlerinin içindeki kocaman gülümseyişiyle gittiği her yeri
güzelleştirme isteği olan Ali’nin karşı koyamadığı eşitlik ve adalet
tutkusu da işin içine girince; Münire, biricik oğulları Mustafa ve Ali
gittiği her kasabada hayatın farklı bir yüzüyle tanışıyor.
1960’lı yıllardan 1970lerin sonuna kadar uzayıp giden, demir yolları
boyunca devam eden ve kasaba kasaba süren “Uzun Hikaye”; kimi zaman
hüzünlü ve iç burkan, kimi zaman neşeli ve coşkulu, kimi zamansa
heyecanlı ve romantizm yüklü bir macerayı anlatıyor…
Uzun Hikaye resmi web sitesi
13 Kasım 2013 Çarşamba
Ya kavga etmeye devam edeceğiz ya da bir arada yaşamaya alışacağız.
Son zamanlarda sıklıkla vurguladığım bir tespitimle başlayacağım. 1980 darbesinden sonra değişenlerden belki de en önemlisi toplumun ahlak yapısı oldu. Önceleri herkes birbirini tanımasa da saygı duyar, selam verir, kapı tutar, otobüste yer verir vs. Kaybettiğiniz bir eşyanızı sizi arayıp bulana kadar soruşturur, sizi bulamazsa da muhtara, mahalle bakkalına haber bırakır, soran olursa benden alsın denirdi.
Tabi her şey bu kadar basit değil; eskiden alın teri ile kazanmak çok önemliydi. Helal kazanmak, harama ele uzatmamak en büyük düsturlardan biriydi.
17 Ekim 2013 Perşembe
Haliç'te Yaşayan Simonlar - İkinci Bölüm: Cemaat
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi kitapta çok net olarak görülen gerçekler var. Bunların üzerinde durulması gerektiğini düşünüyorum.
Hanefi Avcı cemaatın devlet içeriside ne derece yerleştiğini ve nasıl kullandıklarını bilinen olayların çerçevesinde anlatmaya çalışmış. Bazıları zamanla unutulmuş olsa da bir kaçı halen günümüzde güncelliğini korumakta.
Hanefi Avcı cemaatın devlet içeriside ne derece yerleştiğini ve nasıl kullandıklarını bilinen olayların çerçevesinde anlatmaya çalışmış. Bazıları zamanla unutulmuş olsa da bir kaçı halen günümüzde güncelliğini korumakta.
14 Ekim 2013 Pazartesi
Bu kitabı gerçekten Hanefi Avcı'mı yazdı?
Başlığı özellikle seçtim. Haliç'te yaşayan Simonlar adlı kitabın başında bu konuda pek şüphe etmemiştim ve bazı konuları ilginç bulmama rağmen kitabı bitirememiştim. Aslında bu pek sevmediğim bir şey yani başladığım bir kitabı bitirememek. Bu yüzden neredeyse iki yıl masamın üzerinde bugünü bekledi.
13 Ekim 2013 Pazar
Herkese iyi bayramlar ve olasılık ihtimali yüksek iyi bir hayat diliyorum.
Maalesef istediğim kadar bloguma yazamıyorum; istediğim kadar çok kitap okuyamıyorum. Hayır boş zamanım yok demeyeceğim. Zamanımı başka şeylere harcamayı tercih ediyorum hatta bazen gereksiz şeylere, kişlere...
Bitirdiğim son kitap Adam Faver'in Olasılıksız adlı kitabı. April Yayıncılık tarafından yayınlanan, Türkçe çevirisini Şirin Okyayuz Yener'in yaptığı kitap bir çokları gibi bende de hayal kırıklığı yarattı.
Bitirdiğim son kitap Adam Faver'in Olasılıksız adlı kitabı. April Yayıncılık tarafından yayınlanan, Türkçe çevirisini Şirin Okyayuz Yener'in yaptığı kitap bir çokları gibi bende de hayal kırıklığı yarattı.
16 Haziran 2013 Pazar
Bir bürokrasi öyküsü...
Bu
anlatacaklarımın hepsini bizzat kendim yaşadım, kurgu değildir.
5510 sayılı Kanun’un 93. Maddesine göre, gelir, aylık ve ödenekler; kurum alacakları ile nafaka borçları dışında haczedilemez.
Ancak
kanunun bu hükmüne rağmen Davutpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü
babamın vergi dairesine borcu olduğundan dolayı e-haciz işlemi
yapmış. Yani tüm bankaların merkezlerine elektronik bir talimatla
şu kişinin tüm hesaplarına haciz işlemi yapıp hesaplara bloke
koyun demiş. Tabi babamın maaşını aldığı şubede mecburan
blokeyi koymuş.
Neden tiyatro deyince akla gülmece gelir?
Söze
önce, Vikipedi'den aldığım tiyatro tanımıyla başlamak isterim.
6 Haziran 2013 Perşembe
Başka Türkiye yok!
Üniversite yıllarında düşüncelerimi
bir tez olarak hazırlamak istemiştim. Birkaç sayfa yazdıktan
sonra çeşitli sebeplerden bitirmeye fırsatım olmamıştı. Zaten
mecburiyetimde yoktu.
Ancak özellikle son on yılda bu
düşüncelerimi bir çok arkadaşımla paylaştım. Şimdi de
sizlerle paylaşmak istiyorum. Olabildiğince kısa analtmaya
çalıştım ki okumayı pek sevmeyen gençlerimiz sıkılmasın.
9 Mart 2013 Cumartesi
Uzun Hikaye
Çok uzun zamandır, bir Türk filmi beni bu kadar etkilememişti. Normalde her filmdeki hataları eleştirmen gözüyle izleyip yakalayan ben; bu filmde varsa da hiç bir hatayı görmedim. Beni etkileyen, duygusallaştıran, düşündüren, güldüren, ağlatan güzel bir filmdi.
Kenan İmirzalioğlu'nun hakkını teslim etmek gerekir. Hani derler ya bu rol onun için yazılmış...
Daha ne yazsam hakkını veremezmişim gibime geliyor. İyisimi siz bu filmi izleyin...
Kenan İmirzalioğlu'nun hakkını teslim etmek gerekir. Hani derler ya bu rol onun için yazılmış...
Daha ne yazsam hakkını veremezmişim gibime geliyor. İyisimi siz bu filmi izleyin...
18 Şubat 2013 Pazartesi
KÜÇÜK MUTLULUKLAR
Küçük mutluluklar daha çok sevindirir beni,
Görkemli, büyük mutluluklardan.
Küçük şeylerden mutlu olmak;
Yüzünün gülmesi, o küçük şeylerden,
Ne kadar kolay, ne kadar zahmetsiz.
Oysa büyük mutlulukları elde etmek için,
İllede büyük şeyler yapmak gerekir.
Allah'ın her günüde büyük şeyler yapılmaz ki!
İstanbul, 21/11/1986
O zamanlar yazdığım düşüncelerimi hala paylaşıyorum.
Ve o küçük mutluluklardan dolayı, keyfim yerinde.
Hafta sonu genelde çalıştım ve yaptığım işleri görünce bir tebessüm konuyor yüzüme...
Şöyle geriye yaslanıp bunun keyfini sürüyorum.
Küçük mutluluklar daha çok sevindirir beni,
Görkemli, büyük mutluluklardan.
Küçük şeylerden mutlu olmak;
Yüzünün gülmesi, o küçük şeylerden,
Ne kadar kolay, ne kadar zahmetsiz.
Oysa büyük mutlulukları elde etmek için,
İllede büyük şeyler yapmak gerekir.
Allah'ın her günüde büyük şeyler yapılmaz ki!
İstanbul, 21/11/1986
O zamanlar yazdığım düşüncelerimi hala paylaşıyorum.
Ve o küçük mutluluklardan dolayı, keyfim yerinde.
Hafta sonu genelde çalıştım ve yaptığım işleri görünce bir tebessüm konuyor yüzüme...
Şöyle geriye yaslanıp bunun keyfini sürüyorum.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


