Amacım Can Dündar'ın Can Yayınlarından çıkan Abim
Deniz isimli kitabı imzalatmaktı. Tani önce Can Dündar ve Hamdi Gezmiş ile bir saatlik söyleşi vardı. Söyleşinin sonuna yetişebildim. Kurnazlık edip söyleşi bitmeden imza masasına gieyim dedim ki benden önce en yüz kişi bunu akıl etmiş.
Biraz dolaşıp sonra geleyim dedim; yaklaşık iki saat sonra gittiğimde sıra iki katı artmıştı. Umudumu yitirdim, vazgeçtim.
Bu arada dolaşırken Sayın Hayrettin Karaca'yı gördüm, tekerlekli sandalye ile bile olsa gelmişti. Bir çok yazar kitaplarını imzalıyordu; Ayşe Kulin, Ediz Hun vs.
Daha sonra İktisat Fakültesi Mezunlar Camiyeti'nin standına rastladım. Sağolsunlar henüz öğrenci olan gençlerimiz stantla ilgileniyorlardı ama mezunlarımızın ilgisi pek olmamış söylediklerine göre.
Son olarak yine özüm ile ilgili bir stand gördüm; Lazika Yayın Kollektifi. Sohbetimizde amaçlarının daha çok kitap basmak ve bir o kadar okuyucuya ulaşmasını sağlamak olduğunu öğrendim. Hem merakmıdan, hem de destek olma düşüncesi ile iki kitap aldım.
İnsan burada zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlayamıyor. Ancak ayaklarımın ağrısı ve yorgunluk hissi ile saate bakınca "baya olmuş" dedim ve çıkışa yöneldim.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim. Tüyap'ta yapılan fuarlar içnde her zaman ziyaretçisinin en fazla olduğu fuar olmuştur Kitap Fuarı; belki bilişim de kalabalık olyordur ama bu kadar değildir sanırım.
Bu biraz yüreğime su serpti. Niçin mi, hala okumayı seven, okumak için buralara kadar gelen insanlar olduğunu görmek çok güzel. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin kitap okumak, sayfalarını parmaklarınla çevirmek başka bir duygu; umarım hiç eksik olmaz...





