28 Eylül 2014 Pazar

Kürk Mantolu Madonna

İlk defa Sebahattin Ali okudum. İsmi zaman zaman karşıma çıksa da itiraf etmeliyim biraz ön yargılı oldum galiba. Online alışverişte başka bir kitap alırken çok satanlar listesindeydi. Ne kaybederim ki dedim. Sebahattin Ali'nin kısa biyografisini okuyunca önyargılı olduğumun kesin farkına vardım.
Bugün kitabı bitirdiğimde ise 1943 yılında yazılmış bir kitabın beklediğim dili olmasına karşılık seçilen konu ve anlatımı güzeldi. Konuşmaların olmadığı uzun betimlemelerin bulunduğu bölümler sıkıcı gibi gelse de sonuçta şikayetim yok; iyiki okumuşum...





"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

Wikipedi'dan alıntı: Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali'nin 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır. İlk olarak Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 (çıkmadığı günler: 8-10,14,15 Ocak 1941) tarihinde “Büyük Hikâye” başlığı altında 48 bölüm olarak tefrika edilmiştir. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmış, romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir.

Hiç yorum yok: