9 Ekim 2012 Salı

18 yaşındakilere seçme hakkı!

Son sözümü başta söyleyeyim; ben 18 yaşındaki insanlara seçilme hakkı verilmesini doğru bulmuyorum. Hatta daha ileri giderek 18 yaşındakilere seçme hakkı verilmesi zamanında deokrasi adına doğru ve güzel bir adım olarak düşünmüştük amabunun içinde erken olduğunu düşünüyorum.

Hem kendi 18 yaşımı hem de tanıdığım onlarca genci düşününce 18 yaşın erken olduğunu söyleyebiliyorum. Sizde etrafınızdaki gençlere bir bakın. Kafası karışık, ne istediğinden emin olamayan, kendisi için bile sağlıklı kararlar alamayan ve bir çok yanlışı yapan bu gençlerimiz değil mi?



Üstelik bu gençler henüz bilgi birikimleri olmadığı için doğru ile yanlışı ayırmakta oldukça zorlanıyorlar. Çünkü yeteri kadar bilgi dağarcığı oluşmadığı için neye göre karar verecek? Elbette çevresindeki insanların kararları onun da kararları üzerinde etkili olacak. Önce ailesi, yakın arkadaşları, sevdiği sanatçılar, sporcular vs. Yani çok kolay çevresinden etkilenebilecek ve yönlendirilebilecek. Benim çevremdekilerde bunu çok rahatlıkla gözlemleyebiliyorum.

Gençlerin aktif olarak kullandıkları Facebook'ta bile onları gözlemeniz mümkün. İki günde bir ilişki durumunun değişmesi, hemen her durumda kararsızlıkları, ikileme düştükleri ve bu durumda da ya arkadaşlarından destek beklediğini ya da onların yönlendirmesini kabul ettiklerini çok rahat görebilirsiniz.

Ben de o yaşlardayken çok hata yaptım. Bugün arkadaş bile olmak istemeyeceğim insanlara güvendim; savaşları karanfil ile durdurabileceğimize inandım; ben çok seversem yeter o beni sevmese de olur dedim; karşılık beklemeden tüm insanları sevdim, onların beni kullandıklarını farkettmedim.

Ama asla keşke demedim. Çünkü bugünkü beni ben yapan o zamanlarda aldığım kararlar, yaptığım eylemler. Onların sonuçları beni bugünüme getirdi.

Ancak Türkiye'nin geleceğinin şekillendirilmesinin, henüz kendi adına bile doğru kararları almakta kararsız genç insanlarına bırakılamayacağına inanıyorum. Çünkü bizim demokrasimiz henüz tam anlamıyla oturmuş ve kendi düzeninde çalışan bir sistem değil. Dışarıdan çok çabuk etkilenebilen ve her an işleyişinde bozulmalar yaşanan bir süreç içerisinde. (Bir kitabın fırlatılması, tankların caddelerden geçişi, bir şiir okunması v.b.)

 Bir çok genç kardeşim bu konuda bana katılmayacak ve bana kızacaklar. Ama şunu soruyorum; kendi şirketinizin başına müdür olarak bilgi birikimi olan tecrübeli birini mi getirirdiniz yoksa sadece henüz ispatlanmamış yeni fikirleri olan genç bir adamı mı?

Bana göre seçme yaşı 21 ve seçilme yaşı 35 olmalı. Ayrıca 21 yaş itibariyle seçme hakkı olan gençlerin oy verdikleri partilere üye olmaları, destek olmak adına çalışmalara katılmaları ve aktif rol almaları gayet olumlu bir davranış olabilir. 35 yaşına gelen belirli maddi imkanı ve çevresi olanları seçmek yerine parti içinde yetişmiş, parti ilke ve düşünce yapısına uygun ve parti hedefleri için çalışacak kişileri aday gösterilmesi de  daha doğru olacaktır. Böylelikle siyaset ve iş dünyasını ne kadar bir birlerinden uzak tutabilirseniz, birbirlerine olan doğrudan etkilerini en aza indirebilirsiniz.

Son sözüm ise biz hala bize hediye olarak bahşedilen demokrasiyi çekiştirerek öğrenme aşamasındayız; umarım en kısa zamanda demokrasiyi gerçek anlamda kavrar ve ona uygun bir siyaset ve toplum içinde yaşayabiliriz.

Hiç yorum yok: