Bir makama aday olan siyasetçiler o makama geldiklerinde zaten söz verdikleri veya yapmakla mükellef oldukları hizmetleri yerine getirmek zorundadır.
Bunu yaptı, şunu da yaptı diyenler için söylüyorum.
Onların görevi çok daha fazlasını yapmaktı ama sadece bir yada bir kaç tane yaptı diye kimsenin madalya verecek hali yok...
Üstelik İstanbulda 20 senedir aynı parti İBB başkanı oldu.
İstanbulda 20 senede Türkiye genelinde 10 yıldır tek başına iktidar olan partinin yaptım dediği şeylerden çok daha fazlasını yapması beklenirdi.
Bu parti yerel/genel olarak ülkeyi yönetmeyi başladığı dönem ile daha önceki dönemler arasında çok büyük farklar söz konusu.
Özellikle de teknolojik olarak çok büyük bir gelişmenin olduğu dönemde yaşıyoruz
ve aldığımız hizmetlerin yine çok büyük bir bölümünün teknoljik gelişmeler sayesinde gerçekleştiğini görebiliyoruz.
Mesela sağlık hizmetleri 20 sene önce bilgisayar sistemleri bugünün teknolijsine sahip
olmadığı için bugünkü randevu sisteminin o gün olması beklenemez. Ama bugün bu sisteme geçilmiş olması da bütün sorunların çözüldüğü anlamını da vermez. Hala bir doktardan randevu alabilmek için günler/haftalar beklemek zorunda kalıyorsak; ücretsiz denen sağlık hizmetleri için doktora, ilaca para ödüyorsak ve bu hizmetlerde kısıtlanıyorsa sistemin başarılı olduğunu söylemek doğru değildir.
Bu partinin başarılı olduğunu savunan kişilere soruyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan özelliştermelerden çok daha fazla özellişterme yapmakla övünenler, bu paralar nerde, hangi yatırımlara harcandı. Bu aslında mirasyedinin çalışmadan köşkün eşyalarını tek tek satarak geçinmesinden başka bir şey değildir.
IMF ye ödenen borçlarla övünenlere soruyorum. 30 milyar borç IMF ye ödendi ama tek borcumuz IMF ye değil ki.
Şu anda bu parti iktidara geldiğinde olan borcumuz üçe katlandı.
Komşularla sıfır sorun, çözüm süreci vs. daha bir çok konu var ama onları da yazmaya kalksam bir kitap dolusu yazmam gerekir.
Sonuç olarak Türkiye'de tek başına 10 yıl iktidar olup, 20 senedir İstanbulu yöneteceksin ama hala sorunlar bitmek yerine giderek artacak. Demokrasi gelişeceğine geriye gidecek; yeşil alanlar tahrip edilip beton duvarlar arasına mahkum olacağız; sırf kendi çıkarları için bu ülkeyi ve inasanlarını düşünmeyeceksin; ben ne istersem o olacak deyip muhalefete tahammül edemeyecek; dindar görünüp kişisel çıkarları için dini alet edecek...
Ve gün gelecek ayndaki kendi görüntüsüyle bil kavga eden biri haline dönüşecek.
Ama halkımızın azımsanmayacak bir bölümü bu gerçekleri görmeyip biat ederek freni patlamış otobüs uçurumdan aşağıya yuvarlanırken her şey güllük gülistanlıkmış gibi keyif içerisinde yaşamaya devam eden olana insanlarımız bizler sizi uyardık ama dinlemediniz diyeceğiz ama ogün
hem siz hem biz yani Türkiye çok şey kaybetmiş olcak.
Lütfen başınızı kumdan çıkartın, etrafınızda neler olduğuna bir bakın; insanları dinleyin ve düşünün...